Balast Suyu Yönetim Sistemleri Tarihçesi
Bilim adamları ilk kez 1903 yılında Kuzey Denizi’nde Asya Fitoplankton algleri Odontella (Biddulphia sinensis) adı verilen, Asya ya ait bakteri türlerine ve mikro organizmalara bir kütle şeklinde rastladılar ve bu durum bir ortamdan diğerine yabancı türlerin giriş işaretleri olarak tanındı. Ama bilimsel topluluklar bu durumu ayrıntılı olarak 1970’lere kadar incelemedi. 1980’lerin sonlarında, Kanada ve Avustralya istilacı türler ile belirli sorunların yaşandığı ülkeler arasında yer almış ve onlar IMO Deniz Çevresini Koruma Komitesi (MEPC) ne konu ile ilgili kaygılarını dile getirmiştir.
İstilacı türlerin, yayılması artık gezegenimiz içinde gerek ekolojik gerekse ekonomik açıdan en büyük tehdit olarak kabul edilmektedir. Bu türlerin bioçeşitliliği yeryüzünün de bulunan değerli doğal zenginliklerin büyük zarar görmesine neden oluyor. Doğrudan ve dolaylı sağlık etkileri giderek daha ciddi hale geliyor ve genellikle çevreye geri döndürülemez hasarlar veriyor.
Balast Suyu Yönetim Sistemleri Onayı
Eylül 1988 yılında düzenlenen Deniz Çevresini Koruma Komitesi (MEPC) 26. Oturumunda, Kanada gemilerden Great Lakes’e boşaltılan balast suyu içerisindeki yabancı mikro organizmalar ile ilgili endişelerini dile getirmiş ve bu organizmaların varlığı, zararlı etkileri ile ilgili bir rapor sunmuştur. Amerika Birleşik Devletleri de benzer kaygıları dile getirmiştir.
IMO Üye Devletleri arasındaki karmaşık müzakereler 14 yıldan fazla geçen bir zamandan sonra, Gemi Balast Suları ve Sediment (BWM Konvansiyonu) Kontrolü ve Yönetimi Uluslararası Sözleşmesi 13 Şubat 2004 tarihinde Londra’da IMO Genel Merkezi’nde düzenlenen bir Diplomatik Konferans oybirliği ile kabul edilmiştir. Konferansı’nda yaptığı açılış konuşmasında IMO Genel Sekreteri yeni Sözleşmenin bu ve gelecek nesiller için deniz çevresinin korunmasına yönelik önemli bir adımı temsil edeceğini belirtmiştir. “Bizim görevimiz çocuklarımız ve onların çocuklarına temiz bir dünya bırakmaktır. Sanırım hepimiz çocuklarımızın temiz, verimli, güvenli denizleri ile bir dünyayı kendilerine miras bırakmamızı istediklerinden eminim ve bu Konferansı’nın sonucu, giderek daha ciddi bir tehdit oluşturan bu durumu önlemek için etkili bir başlangıç olacaktır.
IMO BWM Konvansiyonuna Göre Islah Standartları
Balast suyu yönetimi konvansiyonu standartları D-1 ve D-2 olmak üzere iki ana başlık altında toplanmıştır. D-1 regülasyonu Balast suyu değişimi standartları üzerinde yoğunlaşırken; D-2 regülasyonu ise Balast Suyu Performansı ve yönetimi üzerine belli standartları oluşturmaktadır.
Bilindiği üzere, balast suyu değişimi; sahilden gemiye alınan balast suyu içerisindeki organizmaların ve patojenlerin okyanus veya açık denizlere boşaltıldığı anda sıcaklık, tuzluluk oranı ve kimyasal bileşimlerindeki farklılıklar sebebiyle sağ kalmayacağı ilkesi üzerine kurulmuştur.
Benzer olarak, derin okyanuslar ve açık deniz suları sahil suyu ile karşılaştırıldığında daha az miktar ve türde organizma, patojenler içermektedir. Bu sebeple organizmaların ve patojenlerin balast suyu ile taşınmaları ihtimali önemli derecede azaltılmıştır.
Sonuç olarak, balast değişimi gemi derin okyanus sularında iken yapılmaktadır ve balast kapasitesinin en az %95 ini değiştirmesi istenmektedir. Kabul edilen balast değişim metotları ise; Sequential Method, the Flow-through method ve the Dilution Method.
Balast suyu değişim metotları genel olarak operasyonel zorluklar ve endişeler yaratmasının yanı sıra; balast suyundaki sucul organizmaların ve patojenlerin yayılmasını azaltmak için tamamen etkili bir çözümün sağlanmadığı düşünülmektedir.
Konvansiyon aşağıdaki tabloda belirtildiği üzere gemilerin inşa yılları ve balast kapasiteleri doğrultusunda belirtilen tarihlere kadar balast suyu yönetim sistemlerini kurularak yükseltilmesini hedeflemektedir.
Son olarak 21 Haziran 2012 tarihi itibariyle US limanlarından herhangi birine gidilmesi halinde Balastın boşaltımı için onaylı BWT Sistemi aranmaktadır. BWT sistemlerinin USCG tarafından onaylanması gereklidir. Alternatif olarak, seçilen sistemin IMO Approval sertifikasının olması şartları öngörülür. Daha başka bir alternatif olarak ise; US ‘den sağlanmak koşuluyla içme suyu standartlarındaki balast suyunun gemilere temini sağlanabilir. Balast tanklarının temizlenmesi ve tortuların yok edilmesi durumunda; gemiye balast suyunun federal standartları karşıladığına dair bir sertifika hazırlanır.
Application date of the Balast Water Performance Standard | ||||||||||||
Balast Water capacity of ship |
Dates on which only Regulation D-2 is applicable | |||||||||||
2008 | 2009 | 2010 | 2011 | 2012 | 2013 | 2014 | 2015 | 2016 | 2017 | 2018 | ||
Ships constructed before 2008 |
1500 to 5000 | D-2 | ||||||||||
Ships constructed after 2009 |
Up to 1500 or 5000 and above |
D-2 | ||||||||||
Ships constructed Between 2009 and 2011 |
Up to 5000 | D-2 | ||||||||||
Ships constructed after 2012 |
5000 and above |
D-2 | ||||||||||
D-2 |
Yukarıdaki tabloda kırmızı ile gösterilen bölüm balast suyu arıtma sistemlerinin kurulumunu hangi tarihlerde zorunlu hale geleceğini gösterir. Tablodan da görülebileceği gibi, bazı gemiler zaten Sözleşmesi hükümlerine tabi olup, ilk fırsatta bu sisteme sahip olmaları önemlidir. Sözleşme, şartlarının sağlandığı andan 12 ay sonra yürürlüğe girer.
2009 öncesinde inşa edilen gemiler için; geminin yıldönümü tarihini takip eden ilk Intermediate Survey veya Special Survey esnasında gereken D-2 koşullarını sağlaması gerekmektedir.
Balast Suyu Arıtma Sistemleri Ne Yapar?
Balast suyu arıtma sistemlerinin şu ana kadar 20 farklı tipi, öngörüldüğü şekilde ve Kurallar kapsamında balast suyu yönetim sistemleri (G8) tarafından onaylanmıştır.
Bu sistemler, UV radyasyon, balast suyu elektrolizasyon, kimyasal dozlama, gaz enjeksiyon, yoğunlaşma erime ve diğer çeşitli yöntemler den oluşmaktadır. Büyük organizmalar ve parçacıkları filtrelemek için sistemle akuple başka ilave sistemler de vardır. Bu sistemlerden birçoğu, balast tankına alınan suyu arındırdığı gibi aynı zamanda bu su dışarı basılırken de arındırma işlemini tekrar gerçekleştirmektedir.
Aşağıda tüm Dünya genelinde geliştirilen Balast suyu arıtma sistemleri ve genel olarak özelliklerinin görüldüğü tablo mevcuttur.
BWT Teknolojileri
Mekanik Sistemler:
Filtreleme: Tortu ve partiküller balast alımı sırasında disk ve ekran filtreleri ile kaldırılır. Filtreler genellikle back-flushing yöntemi ile kendi kendini temizleme özelliğine sahiptir. Filtreleme sistemleri filtrenin iç elemanını yaratmış olduğu direnç ve kendi kendini temizleme prosedürü sebebiyle basınç düşümleri ve debinin azılmasına sebep olabilirler.
Siklonik Ayrıştırma: Katı parçacıklar santrifüj kuvvetler neticesinde sudan ayrıştırılır. Ancak sadece yoğunluğu deniz suyu yoğunluğundan fazla olan parçacıklar ayrışabilir.
Elektro-Mekanik Ayrıştırma: Suya enjekte edilen tiftikli bir madde (Flocculent) organizmalara ve tortulara tutunur. Sonrasında manyetik ayrıştırma ve filtreleme metodu ile katı parçacıklar sudan temizlenir.
Fiziksel Arıtma:
Ultraviyole Işık: UV radyasyonu doğrudan organizmayı öldürmek veya hücre zarını yıkarak tekrar üremesini engellemek amacıyla kullanılır. Etki derecesi suyun bulanıklığı ile doğru orantılıdır (Örneğin tortu konsantrasyonunun fazla olması halinde UV ışınlarının yayılmasını sınırlandırabilir.
Kavitasyon: Ventüri boruları ya da yarık plakaları kavitasyon kabarcıkları üretmek için kullanılır. Oluşturulan bu yüksek enerjili hava kabarcıkları sayseinde hidrodinamik kuvvetler ve ultrasonik titreşimler veya yüksek frekans sesleri ile organizmaların etkili bir şekilde öldürülmesine veya hücre duvarlarını bozarak tekrar üremeleri engellenir.
Deoksijenleme: balast suyu içerisindeki mevcut çözünmüş haldeki oksijenin çıkarılması veya etkin olmayan nitrojen veya inert gaz gibi gazlarla yer değiştirilmesi için değişik metotlar kullanılmaktadır. Oksijenin yokedilmesi, sadece organizmaların yokedilmesini sağlamakla kalmayıp, eğer oksijen miktarı doğru seviyelerde korunduğu sürece ayrıca korozyon engelleyici yararları olduğu öngörülmektedir. Ancak bu işlem oldukça uzun zaman alabilmektedir.
Kimyasal Islah
Dezenfektan sıvı: Önceden hazırlanan veya paketlenmiş dezenfektanların balast alımı esnasında akış halindeki suya eklenerek kimyasal zehirleme veya oksitleme tekniğiyle yaşayan organizmaların öldürülmesini amaçlar. Tipik biyosidler chlorine, chloride iyonları, chlorine dioxide, sodyum hypochlorite ve ozone içerir. Balast suyundaki atık biyosidler in ilave nötralizasyon teknikleriyle istenen standartları uyum sağlayacak düzeyeye getirilmesi gerekebilir.
Elektrolitik Klorlama: Elektrilitik çember içerisinde akış halindeki balast suyuna elektrik akımı verilerek, serbest halde dolaşan chlorine, sodyum hypochlorite ve hydroxil radikalleri üretilir. Bu sayede ozon ve hydrogen prexide oluşturularak elektrokimyasal oksitlenme gerçekleştirilmektedir. Bu metot belli sevielerdeki çözünmüş tuz içeren deniz sularında sınırlandırılmıştır, aksi halde istenmeyen atıkların oluşumu görülmektedir.
Sistem Çalışma Şeması (Filitrasyon ve Dinlendirme):
Filtrasyon sistemi sediment ve daha büyük organizmaları ayrıştırırken, klorindioksit dinlendirme sistemi daha küçük organizmaları ve patojenleri yok eder. Filtreleme sistemi balast pompasına mümkün olduğunca yakın konumlandırılmalıdır buna karşın dinlendirme sistemi istenilen herhangi bir konuma kurulabilir. Otomasyon sistemi son derece kullanıcı dostudur. Enerji tüketimi ve uzun ömürlülük esas alınarak tasarlanmıştır.
- Sistem tüm potansiyel işgalci sucul türleri, Zooplanktonları, Fitoplanktonları, Algleri, mikroorganizmaları ve hatta patojen ve virüs tehditlerine türbülans, tuzluluk ve sıcaklıktan bağımsız bir vaziyette etkisiz hale getirmektedir.
- IMO D2 VE USCG Standartlarının her ikisini de karşılar.
- Tüm gemilere uygundur. Özellikle orta büyüklükten en büyük kuru yük gemilerine kadar her gemiye kurulabilir.
- Tehlikeli bölgelere kurulum esnekliği bulunmaktadır.
- Ekonomiklik ve performans kriterleri üst seviyededir.